Sanmam.
Bazı gidişler vardır ki, bilmeden gidiverirsin. Geçiverirsin, kaldığın yerden. Akıverirsin bir anda ve bilmeden nereye gittiğini, aslında düşünmeden de çok fazla gidivermişsin.
Her gidiş aslında bir başkası olabilmek, kendinden vazgeçebilmek için bir adımdır, bir rıza göstermedir. Razı gelme ... Gidişleri planlayamadığın gibi gelişleri de bilemezsin veya hiç bir zaman tekrar eskiye gelememezsin.
Ruhumun dehlizlerinde kaybolmaya gittim. Yine ben yolda doğru gittiğimi sanırken, yol beni getirdi istediği yere. Ben de artık karşı çıkmanın çaresizliği ile tevekkül verdim. Bıraktım kendimi, açtım kollarımı kocaman, sımsıkı yumdum gözlerimi ve kabul dedim. Dünyaya gelirken dağılmış ruhumun parçalarını arayışlarım bitmedi, bitemedi ve ben na-tamam bir halde halen bir eksiklik ile devam etmeye çalışıyorum kendimce. Gittim. Bu sefer hangi parçam kalacaktı orada, hangi parçamı alıp gelecektim, bilmeden gittim.
Giderken beni bırakıp gittim, yeni biri olma kaygısı olmadan, eskisine sadakat yeminini kırarak ben gittim. Kendimden çok sıkılmışken ve kendimi yine yeni ve yeniden sevmeye çalışırken, bırakıverdim ve gittim.
Ne mi buldum, ruhumun kayıp kocaman bir parçasını. Kavuşmanın heyecanı, kavuşmanın sıcaklığı ve kusursuzluğu ile karıştırdım ruhlarımı. Özlemlerini giderenler gibi ayrılıp ayrılıp sarıldılar, zaman verdim, yıldızların altını onlara bıraktım. Her yıldız kaydığında biraz daha ayrılıp, sonra birleştiler. Kaynaştılar, karıştılar, bir oldular... Hatırladılar BİR oldular.
Her gidişte kimyası değişir aslında insanın, havasız odalarını açar kalbinin, olmadığı bir versionu olmayı kabul eder ve her dönüşte aslında bir dönüş değilrdir.
Gittim, geldim mi bilmem ama aşka olan inancım perçimlendi. Biliyordum, biliyordum diyen sesim; vucud buldu çığlığa geldi. Unuttuğumu hatırladım, bu hayatta ölmeden bir parça ruhumu daha buldum, kavuşmanın saadeti ile tebessümdeyim halen.
Güzel bir hayaldi 4 sene önce, kısmet oldu, gerçek oldu.
Bazı gidişler vardır ki, bilmeden gidiverirsin. Geçiverirsin, kaldığın yerden. Akıverirsin bir anda ve bilmeden nereye gittiğini, aslında düşünmeden de çok fazla gidivermişsin.
Her gidiş aslında bir başkası olabilmek, kendinden vazgeçebilmek için bir adımdır, bir rıza göstermedir. Razı gelme ... Gidişleri planlayamadığın gibi gelişleri de bilemezsin veya hiç bir zaman tekrar eskiye gelememezsin.
Ruhumun dehlizlerinde kaybolmaya gittim. Yine ben yolda doğru gittiğimi sanırken, yol beni getirdi istediği yere. Ben de artık karşı çıkmanın çaresizliği ile tevekkül verdim. Bıraktım kendimi, açtım kollarımı kocaman, sımsıkı yumdum gözlerimi ve kabul dedim. Dünyaya gelirken dağılmış ruhumun parçalarını arayışlarım bitmedi, bitemedi ve ben na-tamam bir halde halen bir eksiklik ile devam etmeye çalışıyorum kendimce. Gittim. Bu sefer hangi parçam kalacaktı orada, hangi parçamı alıp gelecektim, bilmeden gittim.
Giderken beni bırakıp gittim, yeni biri olma kaygısı olmadan, eskisine sadakat yeminini kırarak ben gittim. Kendimden çok sıkılmışken ve kendimi yine yeni ve yeniden sevmeye çalışırken, bırakıverdim ve gittim.
Ne mi buldum, ruhumun kayıp kocaman bir parçasını. Kavuşmanın heyecanı, kavuşmanın sıcaklığı ve kusursuzluğu ile karıştırdım ruhlarımı. Özlemlerini giderenler gibi ayrılıp ayrılıp sarıldılar, zaman verdim, yıldızların altını onlara bıraktım. Her yıldız kaydığında biraz daha ayrılıp, sonra birleştiler. Kaynaştılar, karıştılar, bir oldular... Hatırladılar BİR oldular.
Her gidişte kimyası değişir aslında insanın, havasız odalarını açar kalbinin, olmadığı bir versionu olmayı kabul eder ve her dönüşte aslında bir dönüş değilrdir.
Gittim, geldim mi bilmem ama aşka olan inancım perçimlendi. Biliyordum, biliyordum diyen sesim; vucud buldu çığlığa geldi. Unuttuğumu hatırladım, bu hayatta ölmeden bir parça ruhumu daha buldum, kavuşmanın saadeti ile tebessümdeyim halen.
Güzel bir hayaldi 4 sene önce, kısmet oldu, gerçek oldu.