Pazar, Aralık 20

I am LOST too

Her yanımdan çekiştiriliyor gibiyim. Neredeyim ? Nereye gitmek istiyorum ? Halen oraya gitmek istiyor muyum ? Her saniye değişen algım ve bu değişime ayak uyduramayan ruhum. Artık bölünmüş, parçalanmış bilmem kaç milyon kişi gibiyim. Sisli havalara bayılırım, ya da bayılırdım demek daha doğru. Sisli havalarda biranda önüme çıkan birşey, orada olduğunu bir metre kala farkettiğim ağaç.. herşey heyecanlandırırdı. Şimdi ise üzerimde bir tedirginlik, bilinmez herşey bana kaygı veriyor. Ya böyle olursa, ya şöyle olursa diye senaryolar üretip kaygı üretmeye başlıyorum. Sakinliğimi kaybettiğimde ise gerçekten ben ben değilim, bambaşka birisi.


Şimdi ise her gördüğüm şeyden bir yardım ister durumdayım. Bir o yöne bir bu yöne dönmekten başım dönmüş, kafam allak bullak olmuş durumda. Bir kere işe yaramış herkeşeyi tekrar tekrar edip, bir türlü sonuç alamamak gibi bir tükenmişliğim var. Ne ne aradağımı biliyorum, ne nasıl aramam gerektiğini. Tam bir kaybolmuşluk. Elime değen herşeyin bir ipucu olduğunu düşünüp deli gibi sarılıyorum her olasılığa. Ve çoğunlukla diğer ucu boşta kalmış bir ipucu oluyor.

Oysa ben ki sistematiğe bayılırım, Bir bir açılan düğümlerle sonuca ulaşmak, bir hamle yapmadan önce senaryoları düşünmek, tahmin etmeye çalışmak en sevdiğim şeylerden biridir.İnsan sevdiğinden de yorulurmuş, bunu öğrendim.

Bu kadar çok seçenek varken, bu kadar çok herşeyi yapabilirsin, herkes olabilirsin gazından sonra insan gerçekten kendisi kaybediyor. Sınırsız özgürlük ise en çok kaygının sebebi oluveriyor. İşte bugünlerde bende böyleyim. Oralara gidebilirim, buralara gidebilirim, taaaa şularalara gidebilirim. Veya hiç gitmez burada böyle durabilirim. Yapabilirim - Olabilirim - Durabilirim. Peki bana faydası ne ? Kafa karışıklığı, yürek daralması, enerjinin boşa harcanması, zaman geçip gidince de değişmemiş bir ben.

Umut etmek , hayal kurmak hiç bu kadar zor ve acıtıcı olmamıştı !

Sevgilerimle