Pazartesi, Ocak 29

AŞURE

Ne yapsam ne yapsam diye evin içinde dolanıyorum. Cumartesiden karar vereceğim ki, pazar planını yaparken ne kadar zaman alacağını bileyim. Derken komşudan bir kase aşure geldi. Daha öncede konuşmuştuk. Annanemin kazana yakın tencerelerde nasıl aşure yaptığını. Dağ bayır aşırıp bütün komşularına bizim aracılığımız ile dağıttığını,sıcakken sevdiğim aşureyi, buralarda yapamadıklarından artık aşure sevemediğimi. Nasıl yapılırdı ? Kaynak olarak annemi kullandım. Annesinden öğrenmiş olduğu tarif şimdi bana geçti. Kazanlarla olmasada bir tencere yapacağımız aşure iki tencereye bölünerek ve çoğalarak devam etti. Sıcakken yine güzeldi. Bakalım dinlenince nasıl olacak.

Aşure ile ilgili olarak küçük bir not geçerek tarifi vereceğim. Aşure hicri takvime göre muharrem ayının onuncu günü demek. Yani "aşure günü" dersek yanlış oluyor. Zaten 10.gün demek.

Malzemeler:
- İki su bardağından biraz fazla buğday (yaklaşık bir gün ıslatılmış ve iki kere suyu değiltirildi)
- 1 su bardağı pirinç
- 1 su bardağı kuru fasulye (yaklaşık bir gün ıslatılmış ve iki kere suyu değiltirildi)
- 1 su bardağı nohut (yaklaşık bir gün ıslatılmış ve iki kere suyu değiltirildi)
- 8-10 adet kuru incir
- 12-15 adet kuru kayısı
- 1 fincan kuru üzüm
- 1 portakal
- 1 elma
- 1-2 kivi
- 4-5 adet karanfil
- 2 su bardağı kırılmış fındık
- 4.5 su bardağı şeker
- bir kase ayıklanmış nar


Yapılışı:
Islanmış buğdayı iyice yıkayarak bol suda pişirmeye başladık. Buğdaylar şişip kırılmaya başlayınca pirinci attık. Pirinçte aynı evreye gelince kuru fasulye ve nohutu ekledik. Bunların pişmesi bir saat civaında sürdü. Tadına baktığımızda pişmiş ise tamamdır, yumuşak olmasını sevdiğim için iyice pişirdik. Sonra kayısı, kuru incirleri, kuru üzümü attık. Bir taşım kaynadıktan sonra küçük küçük doğranmış meyvelerive karanfili attık. Bu arada suyunun meyveleri pişirmeye yetmeyeğini düşündüğümüzden sıcak su ekledik ve iki tencereye böldük. Bunların piştiğini de yine tadına bakarak anladık. En son şekeri attık ve bir taşım daha kaynamasını bekledik. Sonra altını kapattık ve kırılmış fındıkları koyduk. Ceviz koymak gibi bir niyetim vardı ama cevizi sıcakken koyarsak rengini karartacağı için vazgeçtik. Aşurenin sulu olması halinde nişasta ve sütü biraz pişirip ekleyebilirsiniz. Annemin söylediğine göre,şekeri önden atarsak malzemeler (özellikle meyveler) sertleşirmiş. İş yerine getireceğim kaba boşalttıktan sonra da nar taneleri ile üzerini süsledim.

Afiyet olsun.

Limon Çiçeği

Salı, Ocak 23

Beyaz-Siyah Muffin

Bunlara mufin demesek de ne desek ? Ama muffin işte. Küçük kekler demek mümkün. Şimdiye kadar iyi bir türkçeleştirme görmedim. Bu sebeple bende "muffin" demeye devam edeceğim. Eviniz de muffin kaplarınız var ise 18 adet muffin yapmak için aşağıdaki malzemelere ihtiyacınız var. Muffin kabım yok diyorsanız, küçük kaselerde aynı işi görüyor.

Malzemeler:
- 100 gr margarin
- 100 gr toz şeker = 1 su bardağından biraz eksik
- 1 paket vanilya
- 200 gr un (2 su bardağından biraz fazla)
- 2 yumurta
- 1 paket kabartma tozu
- 100 ml sut (1 su bardağından biraz az)
- yarım su bardagi hindistan cevizi
- 1 kaç çorba kşığı kakao


Fırını 150 dereceye getirdim. Ben malzemeleri hazırlayana kadar ısınmıştı. Margarini eriterek şekeri ekledim ve pürüzsüzleşene kadar mikserde çırptım. Daha sonra bir tutam tuz ekleyerek yumurtaları teker teker ekledim, son olarak sütü ekleyip pürüzsüz bir karşım elde ettim. Bir kapta karıştırdığım un, vanilya, hindistan cevizi ve kabartma tozunu yavaş yavaş katarak iyice karışmasını sağladım. Beyaz halini 8 adet kalıbın içerisine serdiğim yağlı kalıplara döktüm. Geriye kalan karışım ile kakaoyu karıştırdım ve geriye kalan kaplara dökerek fırına sürdüm.
20 dakika sonra alt üst yaparak alttakilerin üzerinin kızarmasını da sağladım. Fırından alır almaz sıcak kaplardan çıkartarak soğumaya bıraktım.

Ben ılıkken bir bardak soğuk süt ile denedim ve çok güzeldi. Dinlendiği zamanda sönmemiş olduğunu görmek beni sevindirdi.

Afiyet olsun

Çarşamba, Ocak 17

Peynirli Poğaça ve Havuçlu Tart

Ocak ayı ya da bu yıl benim için yoğun başladı. Arka arkasına iki tane sınava girdim.Tam sınav sonrası rahatlaması yaşarken iki tanede denemek için sabırsızlandığım tarif denedim. Malum sınava girmek yetmiyor, bir de başvurularım var daha. Onları da bu hafta içerisinde tamamlarsam değmeyin benim keyfime. Birinci tarif pazar kahvaltılarının vazgeçilmezi olacak kadar güzel. Lezzet dergisini okurken görmüş, pazar günü kahvaltıya birilerini çağırırsam yaparım diye saklamıştım. Sonra niye pazarı bekleyeyim deyip girdim mutfağa. Ben sıcakken yedim, çok güzel olmuştu. Hafta içi kahvaltı niyetine yediğimiz poğaçalardan çok güzel tadı var. İçerisinde peynir olduğuda görülebiliyor, tadılabiliyor. Evde yaptığımız için de daha hijyen ve sağlıklı. İkinci tarif ise atlanmış pazartesinin tarifi. Havuçlu tart. Bizimpastane'nin verdiği el değmeden hazırlanması ile kalbimi fethetmiş tart hamurunu böylece denemiş oldum. Üzerini ise ondan biraz farklı birşeylerle doldurmak istedim. Evdeki havuçlar, cevizler ve tarçın bana bakıyordu. Bende onları kullandım. Nutella da gelecek sefere artık.

Peynirli Poğaça (15 -16 adet):
- 3 su bardağı un
- 1 su bardağı koyu ayran
- 50 gr tereyağ
- 1 yumurta
- 1 paket hamur kabartma tozu
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 tatlı kaşığı pul biber
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 200 gr ezilmiş beyaz peynir
- 100 gr rendelenmiş kaşar peyniri
- yarım demet maydonoz ve dere otu


Maydonoz ve dere otu ince ince kıyılır. 50 gr tereyağı tavada eritilerek ılımaya bırakılır. Hamur kabartma tozu ile karıştırılmış un geniş bir kabın içerisine havuz olacak şekilde konulur. Üzerine bir yumurta akı (sarısı üzeri için kullanılacak), ayran, tereyağı, tuz, biber, kekik, maydonoz, dere otu, peynirler eklenerek pürüzsüz bir hamur elde edilir. Daha sonra madalina büyüklüğünde yağlanmış tepsiye dizilir ve üzerine yumurtanın sarısı fırça yardımı ile sürülür. 175 derecelik ısınmış fırında 30 dakika kadar pişirilir. İlk önce alt tele koymakta fayda var. Alt telde iken sıcak fırında kabarıyor, daha sonra üzernin kızarması için üst tele alabilirsiniz. Sıcakken afiyetle yeniyor. Orijinal tarifte hamur kabartma tozu yerine, 2 çay kaşığı karbonat ve acısını almak için iki çaykaşığı limon diyordu. Evde karbonat olmayınca hamur kabartmatozunu seçtim. Bence fena kabarmadı.

Gelelim ikinci tarife. El değmeden robotta hazırlanan tart hamuru ile karşınızdayım. Üzerini istediğiniz gibi süsleyebilirsiniz. Ben havuç, ceviz ve tarçın kullanmayı tercih ettim.

Tart Hamuru Malzemleri :
- 1 subardağı un
- 75 gr küçük parçalara bölünmüş soğuk tereyağı
- 1 tutam tuz
- 1 -2 yemek kaşığı soğuk su

Un, yağ ve tuz robotta karıştırılır. Tereyağı görünmeyecek şekle gelince, azar azar suğuk su eklenir. Çok su eklenir ise hamur o kadar çekiyormuş. Sonra ben biraz dopapta beklettim ve hamurum hazırdı. Unlu tezgahta açarak 26cmlik yağladığım tart kalıbına serdim.

Tart üzeri için :
- 5-6 adet dilimlenmiş havuç (rendelenebilir)
- yarım su bardağı şeker
- bir çay kaşığı tarçın
- 1 su bardağı dövülmüş ceviz


Havuçları şeker ile beraber kısık ateşte suyu çekene kadar pişirilir. Altını kapatıp tarçın ve ceviz eklenerek ılıması için beklenir. Daha sonra tart hamurunun üzerine alınır ve 180 derelik fırında 30 dakika kadar pişirilir. Ben daha sonra şekeri biraz az bulduğum için üzerine yarım bardak "mapple syrup" ve bir kaşık pudra şekeri ile karıştırılmış hindistan cevizi döktüm. Şekerli sevmiyorsanız tadı güzel olmuştu.

Afiyet olsun
Limon Çiçeği



Pazartesi, Ocak 15

Kaçkar İç Pilavı

YE18 etkinliği için Wildrose'a bir tarif aramaya başladım. Ama gel gör ki, pirinç deyince aklıma sadece pilav geliyor. Pazar günü geç yapılmış kahvaltı üzerine de güzel bir pilav fena gitmez dedim. İnternette daha çok yabancı tarifleri aradım ama bilmediğim veya bulamayacağım bir maddeden bir çimdik koymuşlar. Ben de markete ineyim, nasıl olsa birşeyler bulurum dedim. Markette pirinç reyonun hemen yanında bana göz kırpan knorr pilav karışımları bulmam çok zor olmadı. İçlerinden de kaçkar iç pilavı Avrupa Yakasındaki Makbule edası ile " al beni al beni al" demiyor mu ? Etkinliğe bu karışımı deneyerek katılmaya karar verdim. Umarım wildrose bunun için bana kızmaz. 4-6 kişilik olan karışımda dereotu, soğan, beyaz biber, kekik ve kuş üzümü bulunuyor. Tadı da süper oluyor. Knorr'un ellerine sağlık.


Afiyet olsun

Limon Çiçeği

Cumartesi, Ocak 13

Bayramdan Görüntüler

Bayram geçti gitti. Geriye fotoğraf karesine almayı başardığım tatlı kareleri kaldı. Tarifini detaylı olarak annemden öğreneceğim. Bu işi yapana kadar, sizi fotolarla başbaşa bırakmak istedim.



İyi haftasonları

Limon Çiçeği

Cuma, Ocak 12

Mutluluğun Resmi

Bu yılbaşında beş dilek hakkı verdim kendime. Neden beş onu da bilmiyorum, ama beş dilek.
1- Mutlu olmak
2- Daha mutlu olmak
3- Daha daha mutlu olmak
4- Daha daha daha mutlu olmak
5- Daha daha daha daha mutlu olmak

Yanımdaki arkdaşım peki nedir tanımı diye sorunca, bunun tanımının olmadığını olsada zamana ve mekana göre tanım uygun olsada mutlu olamama ihtimalim olduğunu hatırlattım. Bu konuşmadan sonra Abidin Dino'nun mutluluğun resmini çizme çalışmasını görünce aklım başımdan gitti. Herşeye rağmen mutlu olmak :))



Sevgiyle
Limon Çiçeği

not: tarif deneyemedikçe günlüğümün konseptini değiştiriyorum sanırım.

Cuma, Ocak 5

Nergis Sever misiniz ?

Bayram da vakit bulup birşeyler deneyemedim. Bunun eksikliğini önce tanıdıklarım, sonra da iş arkadaşlarım vurguladı. Halbu ki ben, o kadar da tembellik yapmamıştım. Annemin yapmış olduğu bülbül yuvası ve baklavayı fotoğraflamıştım. Onun tarifini oturup annem ile beraber uzun uzun yazacaktım. Hiç de sevmem bu "..tım,...dım" ile biten kelimeleri. Bunun nedeni ben değilim. Fotoğraf makinem bilgisayarıma küstü. Evet küstü. Nedenini bulamıyorum. İş yerimdeki bilgisayarıma da küsmüş. Akşam artık yapılması gerekenler yapılacak ve haftasonu blog annemin yaptıkları ile süslenecek.

Bu bayram evimizde pek çok çiçek vardı. Hani demet çiçeğe kıyamayız ya! Biz bu bayram kıydık. Önce benim Kızılay'da gezerken fark ettiğim ve ne kadar özlediğimi fark ettiğim nergisleri aldım. Öyle bir buket yetmedi, iki tane aldım. Eve gelip salonun ortasına yerleştirdim. Bayram sabahı bizim evimizin erkeği (erkek kardeşim) annem ve bana ayrı ayrı olmak üzere iki adet gül almış. Misler gibi kahvaltı sonrası çayımızı içerken pembe gülümü seyrettim, nergislerimin önünde.



Bu nergisler neden böyle güzeldir bilmem ama bana hep güzel şeyleri hatırlatmıştır. Öyle özel birinin vermişliği falan da yok, öylesine bir aşk benimkisi. Görüldüğü yerde alınacak, alınması uygun değil ise derin bir nefes ile koklanacak. Bir ara yetiştirmeyi bile düşünmüştüm ama evdeki diğer çiçekleride anneme bıraktığım için vazgeçtim. Sizde nergis sever misiniz ? Hiç düşünmediz mi ? Fark mı etmediniz ? O zaman ilk gördüğünüz yerde içinize çekerek bir koklayın bakalım.

İyi haftasonları