Cumartesi, Kasım 25

Güzel bir sonbahar günü

Uzun zamandır Cumartesi sabahlarını evde kendime ayırmamıştım. Bugün o günlerden biri oldu. Mutfaktan bulaşık makinesinin sesi geliyor, ben bu sabah bu sesi bile sevdim. Akşam yenmiş yemek, içilmiş çay, kahve, yenmiş meyvelerin olduğunu hatırlatıyor. Bir kişilik olunca makine de dolmayacağına göre. Reklamlardaki dediği gibi: ? Evdeki huzur, zenginlik budur? Ben bu kadar iyi hissetsemde bir arkadaşım kendini o kadar iyi hissetmemiş. Şimdi Gazi hastanesinde tedavi görüyor. Bende onu ziyaret etmeye gideceğim. Düşündüm taşındım, biraz kaşındım, bizim kıza kurabiye yapmaya karar verdim. Hem ılıkken kahvenin yanında ben de bir kaç tane atıştırırım Söz kahve olunca doğru Sibel?in sayfasına gittim. Oradan zencefilli kurabiye tarifini aldım. Şimdi de kahvemin yanında yiyorum. Biraz daha şeker oranını artırabilirsiniz. Ben böyle sevdim ama daha tatlı sevenler olabilir. Arkadaşıma öyle kuru kabın içine koymak istemedim. Evde olan ıncık, boncukları toplayıp bir de kutu hazırladım. Bu yılın favori rengim, yeşil. Yanında da Philadelpia?dan getirdiğim yaseminli yeşil çaydan götüreceğim. Yine herşey yeşil. Umarım en kısa zamanda iyileşir ve beraber yeni kurabiyeler yaparız.



Ankara?da olanlara güzel güneşli bir günün haberini vereyim. Sonbaharda yürümek, kuru yaprakları savurmak, el verirse üzerinde yatmak ve yuvarlanmak için ideal bir gün.

Güzel haftasonları herkese.

Limon Çiçeği

Salı, Kasım 21

Güzel bir haber Bursa'dan

Haftasonu şehir dışındaydım. Bu sefer Bursa'da. Gezmeye değil, dart turnuvasına gittim. Tunuvadan dolayı pek fazla bir yer görmedim, gezmedim. Kestane şekeri bile alamadım. Herşey ucu ucuna yetişti. Kestane şekeri getiremesemde, elim boş gelmedim. Yine bir üçüncülükle geldim. İşte ilk dört büyük bayanlar :))



Haberin devamını darttr'den okuyabilirsiniz.

Dün sadece dinlenebildim. Bugün kendime akşam çayın yanına güzel bir kek yapmak istiyorum. Çayın yanında ılık bir kek dilimi...

Limon Çiçeği

Pazartesi, Kasım 13

Rötarlı Doğum Günü

Cumartesi akşamı arkadaşlarımla beraber rötarlı da olsa doğum günümü kutladık. 11 kasım Deniz'in doğum günü olunca, çifte kavrulmuş oldu. Dart arkadaşlarım ile 6 Kasım da kutlamıştık. Süpriz olduğu için fotoğraf makinam yanımda yoktu, pastanın fotoğrafını çekemedim. Zaten franbuazlıydı, yani favorim değil :))

Gelelim bizim tariflere. Kremalı,mantarlı,tavuklu makarna o kadar güzel olmuştu ki, fotoğraflarını çekmeden mideye indirdim. Tatlılardan ise elmalı-armutlu tart eski mürdüm erikli tarifimin aynısı.



Doğum günü pastası için ise Dr. Oekter'ın kakaolu keki ile muzları ve kakaolu krem şantiyi karıştırdım. Biraz da muz süslemesi yaptım. Bence çok güzel olmuştu.



Kurabiyeler ise Neslihan'dan. Ondan tarifi alır almak yayınlayacağım.



Mutfağa uğramadan gelen Pınar ise Mado'dan dondurma getirmiş. Tabi elim boş gitmesem demiş, keşke kendi birşeyler yapsaydı ama yine de çok ince bir düşünceydi. Canımmm...Gelen, gelemeyen herkese teşekürler. Nasıl olsa bu yaşımda bol bol beraber olacağız.

Limon Çiçeği

Pazartesi, Kasım 6

Doğum Günü - Pasta Seçimi

Yarın benim doğum günüm. Kendime bir tane pasta yapmayı düşünüyorum. Halen pasta tarifi bulamıyorum. Pastacının, Evren'in, BizimPastanenin ... çok güzel pastaları var ama ben "işte benim pastam !" diyemedim. Umarım yarına kadar birini seçerim ve yarın akşam pişirme sanşım olur.

Kendime süpriz bir doğum günü hediyesi de verdim :)) Günlüğümün bugün ki konusu...

Pazar günü Ankara Dart Topluluğu'nın düzenlediği ADT Pirates Dart Turnuvası vardı. Malum 2 yıldan daha fazla dart oynayan birisi için bu turnuvalar gayet önemlidir. Ne de olsa puanları toplayıp milli takıma seçilmeye yarıyor. Neyse ben bu sıralamada bayağı gerilere düşmüştüm. Ne kadar antreman yapsamda, psikolojik gerilim, yenme-yenilme düşüncesi performansımı ciddi etkiliyordu.

Uzun tatilin dönüşü, antreman yapılmamış onca günden sonra bir gayret turnuvaya katıldım. Gerçekten kasmadan, nolursa olsun diyerek oynanan oyundan daha zevklisi yokmuş. Ve sonuç beklenenden daha iyi. Bayanlarda 4. oldum. Gerçi bana 4. değil, 3.lerden birisin demişlerdi. Ve işte haberlerin devamı



Daha bol bol turnuva haberi ileteceğim size.

Sağlıkla

Limon Çiçeği

Cumartesi, Kasım 4

Manhattan - Ghenet, Where Angles Eat

Gezi yazılarıma devam ediyorum. Murat'ın (ablamın eşi, arkadaşım ama kesinlikle eniştem değil!) önerisi üzerine Etiyopya yemeklerini denemek için Manhanttan bölgesinden bulunan iki restorandan bana daha yakın olan Ghenet'e gidiyorum. O kadar farklı baharat, sebze ve tatlardan sonra bakalım karşıma ne çıkacak. Referansım sağlam. Telefon edip, "Ne yenir ?" diye sordum. Biraz konuşmanın sonunda, ortaya karışık istememde karar kıldık.

İçeri girdiğimde saat öğleden sonra 3 falandı. Her yer kırmızıya boyanmış, ahşap masa ve sandalyeler, duvarlarda Etiyopya'dan gelmiş hissi veren bazı resimler ile aile büyüklerinin fotoğrafları vardı. İçeride tütsi kokusuna benzer zaman zaman daha baskın olan bir koku vardı. İki masada müşteri vardı. Menü bana geldiğinde ise küçük bir gülümseme yüzüme yapıştı. Ghenet- Where angels eat ?

Önce ılık ıslak elbezi geldi. Bir güzel elimizi temizledik, Mersin'den bir esinti hissettim bu elbezi ile. Menüden ise ortaya karışık istedim. Bunun için kuzu, biftek ve tavuk seçenekleri mevcut. Benimkisi biftekli Ghenet Combiantion. Tabağım görünüşü aşağıdaki şekilde. O en altta serili olan, hafif mayalı mısır unundan ince olarak yapılmış olanı aslında ekmek. Onun gibi beş-altı tane daha masaya ayrı bir tabakta geldi. Bu arada çatal, bıçak ve kaşık yok. Ellerin ile yemek gerekiyor. Tabi bizde uyduk. Benim için çok zor olmadı, hatta bir ara parmaklarımı yalarken bile buldum kendimi. Bu ekmeklere "Injera" deniliyor ve "Teff" denilen hamurdan (sanırım) yapılıyor.

Gelelim yemeğimize, soğan soslu küçük küçük doğranmış biftek yanında 4 adet garnetür bulunuyor. Bunlardan bir tanesi nohut püresi gibi birşeyler. Ezilmiş siyah fasulye veya barbunya. Diğerleri ise benim vejeteryan tabaklardan seçtiğim iki tane seçenek. Bunlar: misir vett (misir puresi) ve atlelt wett (lahana, patates ve havuç karışımı bir yemek). Diğer seçeneklerim ise aterkek vett, altcho vett ...




İçerisinde benim bilmediğim veya bildiğim ama yemeğe koymadığımız bir baharat yoktu. Hatta nohut püresi bizim (veya her kiminse :) humusa çok benziyordu. Burada bütün yemekler soğan sosu ve kuruturlmuş biber püresi içerisinde pişiriliyormuş. Tatlar çok tanıdıkdı.

Üzerinde kahvenin memleketi olan Etiyopya'dan bir kahve içmek istedim. Fakat önerdikleri 'Abajefar's Coffee' içerisinde bir miktarda taze yağ olduğunu öğrenince vazgeçip daha klasik Etiyopya kahvesi aldım. Bizim kahve fincanlarının sapsız olanında, yoğun, acı bir kahve geldi. İçerisinde de çok ince tarçın çubuğu. Tarçın çubuğunu içerisinde şöyle bir gezdirmeniz bile kahvenin tadını değiştiriyor.



Buradan tekrar teşekür ediyorum. Ellerinize sağlık, çok güzel olmuş herşey.

Gitmek isteyenler olur diye adresi: 284 Mulberry Street, Newyork.

Limon Çiçeği

Çarşamba, Kasım 1

Philadelpia - Cheese Steak

Uzun bir aradan sonra tekrar yazma şansım oluyor. Aslında çoğu zaman internet erişimim vardı, ama yazmak için biraz dinlenmek ve toparlamak gerekiyor. Bol bol biriktirdiğim malzemeleri aktaracağım. Yaptıklarımı, yediklerimi ve diğer detayları işte.

Texas'dan sonra Amerika macerası kuzeyde devam etti. Üç günlük Philadelpia gezisi yapma şansım oldu. İnsanın arkadaşları orada olunca daha rahat, daha güvenli hissediyor kendisini. Çok fazla büyük olmamasından dolayı üç gün yetti. Ve meşhur Cheese-Steak'lerinin tadına bakma fırsatım oldu. Çok daha iyi yapan bir yer varmış ama ben şehirde bulduğum ve nispeten kalabalık olan Steve's Cheesesteak'de denedim.



Bizim dönerin üzerine kaşar eklendiğini düşünün sadece ve sıcak ekmekde veriyorlar. Ben önce sade sade tadına baktım, sonra biraz kara biber ve kırmızı biber ile denedim. Tabi baharatlı olanı daha güzeldi. Tadı hiç yabancı bir tat değil. Bizim dönere çok benziyor. Ama oraya kadar gitmişken yememezlik olmaz tabi.

Sonra beni oralarda çok bilinen bir Belçika restoranına götürdüler. Yemek sırasında hem kalabalık, hem yorgun hem de çok konuştuğum için fotoğraf çekmeyi unuttum ama internetten sayfasının adresini buldum. Monk's
Burada midyelerinin süper olduğunu söylediler. Midyeleri bir tencerenin içine koyup getiriyorlar, midye dolma gibi geliyor ama içini açınca sadece midye ve istediğin garnetür ne ise ol geliyor. Ben sarımsak yemediğim için ve diğer çeşitlerde ağırlıklı olduğu için sebzeli olanının aldım. Sarımsak yemiyorsanız çok tadı olmuyor. Yanında gelen sosda sarımsaklı. Hal böyle olunca aç kalmadım ama parmaklarımı da yemedim. Yine de farklı bir tat oldu benim için. Ama belçika birasına diyecek yoktu, Chimay Triple, denemenizi tavsiye ederim.

Sağolsunlar orada benimle çok ilgilendiler. Nergis ve Yenny'e buradan tekrar teşekürler. Kısacık olsa da görüşme şansım olan Perit ve Müge'ye de tabi ki.



Old City olarak geçen şehrin eski bölgelerinden hoşuma giden bir evin fotoğrafını da eklemek istiyorum. Amerika gezisi hakkında günlüğümde daha fazla yazı bulabilirsiniz. Günlüğüme de beklerim.

Limon Çiçeği