Cumartesi, Aralık 15

Mor Menekşe - İncrili Kek

5 saksı çiçeğim var. Bunlardan iki tanesi menekşe. Bir tanesi ne renk daha bilmiyorum, ama diğeri çiçek açtı. Menekşe mevsimi mi ? Bilmem. Ama benim menekşem açmaya karar verdi. Pencerede yerlerini almışlar, öğleden önce güneşlerini alıyorlar, bir de yerleri değiştirilmiyor... Zaman içinde bu hayata alışmış olmalı. Oda sıcaklığı ile mevsiminde pek farkında değil, ama öyle güzel ki ! Güneşli havalarda sanki daha da bir gökyüzüne uzanıyor. Hayal mi görmeye başladım : ) Sabahları mutlaka günaydınlaşıyoruz, çiçeklerle konuşmanın bir başka boyutu işte. Ve karşınızda mor menekşem:


Ev arkadaşım ile yurt kantininde satılan kocaman keklerden bahsedince karar verdim bu keki yapmaya. Hani AOÇ'nin yarım litrelik sütleri ile süper olan, iyice kabarmış, cevizli, çikolata parçalı, incirli, üzümlü kek. Benim elimde üzüm olmayınca sadece incir, çikolata parçası ve ceviz ekledim malzeme olarak . Sonuçta hiç fena değil, ama kantindekiler daha çok kabarmıştı.


Malzemeleri:
- 3 yumurta
- 1 su bardağı şeker (şekeri biraz az gelebilir size)
- 1 su bardağı süt
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 1 su bardağı ince doğranmış incir
- 1 su bardağı ceviz
- 1 avuç kadar çikolata parçaları
- 1 paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- 3 su bardağı un


Yapılışı:

Mikserde yumurta ve şekerleri bir güzel çırpın, sonra süt ve yağı ekleyerek devam edin. Unu ve vanilya ile kabartma tozunu da ekleyip karıştırmaya devam edin. En son olarak da malzemeleri ekleyin ve 170 derece ısınmış fırının orta telinde yaklaşık 30 dakika pişirin. Çay ile, soğuk süt ile , kahve ile afiyet olsun.

Limon Çiçeği

Cuma, Kasım 30

Tahinli Tatlara Devam

Geçen denememi maya kullanarak yapmıştım. Bu tarifi görünce hem daha bir kanım kaynadı hem de daha kolay şekil verebileceğimi farkettim. Ne de olsa yumuşak hamura şekil vermek zor oluyor, bir de kabarma boyutlarıı kestiremeyince vermeye çalıştığım şekilde kayboluyor.

Eski işyerime ve aynı zamanda yeni ziyaret mekanıma sabahdan gideceğimi öğrenince, giderken elim boş gitmeyeyim hem de eski günlerdeki gibi hissetmek için birşeyler yapmaya karar verdim. Gerçi sabah erken olmasa da bir şekilde ellerine ulaştırdım.


Gelelim tarifimize, tarifi Ümit Usta'dan aldım. Ama her zamanki gibi verilen margarini 1/3 orana indirdim. Aksi takdirde sağlıktan söz etmek pek mümkün olmayacak.


Malzemeler:
- 1 su bardağı tahin
- 1 su bardağı şeker
- 1 su bardağı kadar kırılmış ceviz
- 150 gram tereyağı/margarin
- 1/2 çay bardağı sıvı yağ
- 2 yemek kaşığı şeker
- 1 hamur kabartma tozu
- 3 su bardağı un
- 1 adet yumurta sarısı (üzeri için)
- bir miktar çörekotu

Önce tereyağı ve 2 yemek kaşığı şekeri karıştırıyoruz. Üzerine sıvı yağı ekleyerek karıştırıyoruz. Daha sonra unu ve kabartma tozunu ekleyip çok sert olmayan hamur elde ediyoruz. Hamuru bir saat dinlenmeye bırakıyoruz.

Bu arada tahinli içi yapmanızı tavsiye ederim. Tahin kendini toparlayınca hamurun içinden akıp gitmiyor ve hamurla beraber kullanması kolaylaşıyor. Bunun için şeker ve tahini şekerler eriyinceye kadar karıştırıyorsunuz. Ve cevizi ekleyip hamur ile beraber beklemeye bırakıyorsunuz.

Bir saat sonra fırını 200 dereceye alarak ve tepsiye yağlı kağıtları sererek başlıyoruz. Ceviz büyüklüğünde aldığımı hamurları ben ince uzun dikdörtgen olacka şekilde açmayı uygun buldum. Açtığım hamurun içerisine bir tatlı kaşığı kadar tahinli içi sürürek önce sarıp sonrada sprial şekil verdim. Oluşan şekiller avuç içim büyüklüğündeydi. Tepsiye ayrı ayrı dizip, üzerine önce yumurta sarısı sonra da çörekotlarından bir parça serpiyoruz. Alt telde 15 dakika pişen çöreklerimizi, üzeri kızarana kadar da üst telde pişiriyoruz.

Bence kesinlikle sıcak tüketildiğinde en çok lezzet alınıyor. Ama bu mümkün değil ise tekrar ısıtıldığında da yaklaşık sonuş alınıyor.

Afiyet olsun

Limon Çiçeği


Pazar, Kasım 25

Hem ziyaret hem ziyafet ...

Bütün günün sonunda akşam eve girdiğimde ihmal etmekten yakındıklarım vardır aklımda. Bazen arayınca istediğim gibi konuşamayacağımı bildiğimden açmam telefonu, bazense öyle tutuk sıradan kalmamak için ...


Bir önceki komşumuz hem yaşlı hemde bir çok operasyon geçirmiş ve geçiren inatçı bir teyzem. Teyze dediğime bakmayınannem onun kızı olunca, benimde ananem oluyor kendileri :)) Her anında yaşamak için verdiği mücadeleyi gördükçe, elimde sapasağlam duran yaşamanın ne büyük bir erdem olduğunu farkediyorum. Benim başıma bu kadar talihsizlik gelse,bu kadar çok ameliyat masasına yatsam, bir nefes alabilmek için makinelerle iyi geçinsem ; yaşamak için bu kadar direncim kalır mı ? emin olamıyorum. Hani sağ sağlimken, herşey yolundayken sevdiğim hayatı acaba bana kötü yüzünü gösterince de sevebilecek miyim ? Hani kötü yüzünü göstermemesi en büyük dileğimiz ama ... Aması var işte.

İhmal ettiklerimden biri de kendisi, onun yanına kısacık olsa da uğramadan önce yaptım bu kurabiyeleri. Belki bir tanesini yer, belki ona iyi gelir diye. Biraz şekeri az oldu sanırım. Ama benim gibi az şekerli sevenlerdenseniz tarif ölçüleri size uyacaktır.


Malzemeler:

- 2 yumurta

- 1 su bardağı pudra şeker

- 150 gram oda sıcaklığında tereyağ

- 1 paket vanilin

- 1 paket kabartma tozu

- 1 çay bardağı hindistan cevizi

- 2 su bardağı un

- ben bir kısmına biraz müsli ekleyerek denedim


Yağlı kağıtları serip, fırını 200 dereceye alıyoruz, daha sonra tereyağı ve yumurtaları mikser ile çırpıyoruz (ikiside farkedilmeyene kadar). Sonra üzerine şekeri ve vanilini ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Pudra şekeri oluncagranürlerin erimesine gerek kalmıyor. Dana sonra unu, hindistan cevizini ve kabartma tozunu ekliyoruz. Oluşan hamursize biraz cıvık gelebilir. Bunun içine elizini biraz ıslatıp şekil verebilirsiniz. Veya sıkma torbası kullanabilirsiniz.Bundan sonrası sizin tercih ettiğiniz büyüklük ve şekillere kalmış. Ben bazılarının üzerine çikolata parçacıkları da koydum. Bu sefer ülkerin çikolata parçacıklarını denedim ve memnun kaldım.

Alt telde 15 dakika pişirdikten sonra, üste tele alıp üzeri kızarana kadar bekledim. Bu süreler fırına göre de değişebilir. Tepsiye yerleştirme işlemleri sırasında kurabiyelerin yaklaşık iki katı olacağını göz önüne alırsanız, tıkış-tepiş bir görüntü olmaz.Benimkilerin bazısının şekilleri bu oranı tuturamadığım için karıştı.

Afiyet olsun.

Limon Çiçeği

Pazar, Kasım 18

Tahinli Tatlar

Tahinin mis gibi kokusu önce beni cezbetti. Halbuki bu çöreği alma niyeti ile gelmemiştim. Mideye nasıl indiğini bile farketmedim. Eve geldiğimde bu tada doymadığımı farkettim ve hanifedentarifler'den bulduğum tarifi denemeye karar verdim. Tarifi tekrar vermiyorum, zaten birebir aynısını yaptım. Hamurun kabarma süresinde biraz sabırsızlandığımı kabul etmem gerekir. Bir taraftan sabırsızlanıyor bir taraftanda çok güzel bir çörek olması için uğraşıyorum. Şimdi elimde yarım kalmış bir şişe tahin var. Bu tahini iki türlü tüketebiliriz; tahinli-pekmez ( oturağan hayatımda nasıl bir kalori bombası bahsetmiyorum bile) veya yine böyle güzel çörekler...


Sonbaharın bu güzelliğinde çayın yanına sıcak tahinli çörek tavsiye ediyorum.

Herkese iyi haftalar

Limon Çiçeği

Cuma, Kasım 2

Bizim Oraların Adetleri ...

Annem geçen geldiğinde bizim oralara has bir tatlı ile geldi. Aslında bu kış hazırlıkları arasında yer alan ve hazırlanan bir tatlı. Babannemde kış akşamları pek güzel yediğimizi hatırlıyorum. Böyle büyük kavanozlarda yapıp, yanınada ceviz kırıp yendiğinde insanı mutluluk delisi eden türden bir tatlı. Tabi babannemin şansı, kendi incir ağaçları ve kendi ceviz ağaçlarının olması.

Annemde incirlerin amcasının ağaçlarından olduğunu duyunca bir nebze içim rahatladı. Ama cevizleri tabi bizim marketten almak gerekti. Belki bir gün benimde incir ve ceviz ağaçlarım olur. Tabi bunlar olduğunda benim bunları yemek için dişlerim, sağlığım ve isteğim de olur : )))



Bu tatlının adı İncirli. En azından bizim oralarda öyle söylerler. Nasıl yapıldığını ise en kısa zamanda annemden öğrenip kayıt altına alacağım. Kurumuş cevizlerin ballandırılması şeklinde yapıldığını hatırlıyorum. Cevizle yenilmesi önerilir.


Sevgiler

Limon Çiçeği

Pazar, Ekim 21

Düğme Kurabiye ve Kahve Yamağı

Merhaba,

Artık sonbahar kesin geldi. Bütün kışlıkları çıkardım, botlarımı da giyiyorum. Bu ne demek ? Artık dizimi kırıp evde oturuyorum demek. Hal böyle olunca da tariflerime devam ediyorum. Bugün hem kahvenin yanında hem çayın yanında güzel gideceğini düşündüğüm düğme kurabiyelerden yaptım. Benim düğmeler biraz hırka düğmesi gibi oldular. Onları yaparken, daha küçük kahvenin yanına yamak olacak kurabiyelerden de yaptım. Reçellerim biraz sıvılaşıp kurabiyeden taşma girişiminde bulundularsa da, pişirmeyi başardım.

Malzemelerimiz:
- 150 gram oda sıcaklığında katı yağ
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 yumurta
- 1 paket vanilya
- 1 paket hamur kabartma tozu
- 2.5 su bardağı un



Fırını 150 dereceye getirip yağ ve şekeri miskerde karıştırıyoruz. Daha sonra bir adet yumurta ve vanilyayı ekliyoruz. Bunlarda bir güzel karıştıktan sonra hamur kabartma tozu ve unu ekleyerek oldukça yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Sonra yağlı kağıt serili tepsi üzerine ceviz büyüklüğünde ( benim biraz büyük oldular) yuvarlaklar yapıp sonra ortasına baş parmağımız daldırıp, reçelleri koyacağımız çukurları açıyoruz. Bu çukurlara reçellerden birer çay kaşığı ( ben birer çilek koydum) koyup orta telde 15 dakika pişiriyoruz. Sonra da kurutup saklıyoruz ve afiyetle yiyoruz.

Herkese güzel bir sonbahar haftası
Sevgilerle

Limon Çiçeği

Cuma, Ekim 19

Böylesi Üşümek, Üşümelerin En Güzeli ...

Merhaba,


3 haftalık Seattle eğitimimde yaptığıma çok mutlu olduğum bir geziyi anlatmak istiyorum. Haftanın tek eğitimsiz günü, Pazar. Yani çok kıymetli. Bir önceki pazar artık dinlenmek istiyorum diyerek geçmiş, sonra da bütün gün evde zaman geçirdiğimden dolayı pişmanlık duymuştum. Bu sefer öyle olmayacak. Eğitimden arkadaşlarımızla kısa da olsa San Juan Islands ( San Juan Adaları) gezisi yapmaya karar veriyoruz. Seattle'dan 1.5 saat kuzeye gidince adalara gitmek için Feribot iskelesine varıyoruz. Adalar dediğime bakmayın, toplam 176 adet küçük küçük ada. Biz bunların en büyüğüne Orcas Island'a ( Balina Adasına) gideceğiz. Buraya balina denmesinin deneni, balinaların göç yolları üzerinde olması ve bu geçiş sırasında onların görünebilmesi. Yaklaşık 2 saatlik feribot seferinden sonra Orcas'dayız.


Feribotta otel rezervasyonunu yaptırdık. Burası Seattle'da yaşayan zengin kişilerin gelip haftasonlarını geçirdikleri safiye yerleriymiş. Bu yüzden emlak fiyatları oldukça yüksek. Bizim gittiğimiz zamanda ise ortalık biraz sakindi. Bunun nedeni bir önceki hafta bot ve kayakların kıyaya alınması. Hal böyle olunca bize orca görmek nasip olmadı tabi. Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra sakin adada dolaşmaya başladık. Bu sabahın ilk saatlerinde çekilmiş bir fotoğraf:



Daha sonra gözlem evine çıktık. Biraz bulutlu olması nedeni ile Seattle yakınlarındaki Mt. Rainer dağını ve Kanada'yı göremedik. Ama çevredeki adaları görmek, adaya yukarıdan bakmak başka bir güzeldi. Havalar nasıl derseniz? Benim gibi akdenizli biri için serindi. Mesela gözlem evinden aşağı inerken arabnın penceresinden elimi dışarı uzatıp biraz rüzgarı hissetmek istedim. 2. dakikada elim buz gibi olmuştu.


Polarsız olmazdı, ama güneşli yerlerde ise üzerimizdekiler fazla geliyordu. Biraz daha gezinmelerden sonra yemek yediğimiz kafenin bahçesindeki görüntü:


Feribot ile geri dönüş zamanı geliyor, bizimkiler güneşin batışında geri dönmek istiyorlar. Gerçekten de bunu başarıyoruz. Bu fotoğraf ise feribotun arka balkonunda donmak uğruna bile olsa bu güzel manzarayı seyrettiğimin kanıtıdır. Hayatımdaki en güzel üşümelerimdi. Huzurlu bir günün sonunda, 15 günlük harala gürele günlerin ardından sakin bir gün geçirmek ve günü böyle güzel kapatmak yeniden doğmuşum etkisi yaptı. Seattle anılarından en güzeli diyebilirim sanırım ...


Sevgilerle

Limon Çiçeği

Perşembe, Ekim 11

Geldim - İyi Bayramlar

Merhaba,

Uzun uzun gitmeler gelmeler, gelememeler ve karmaşadan sonra biraz rahatladım. Ama artık biliyorum ki, asla eskisi kadar düzenli,planlı olamayacağım. Bir zaman böyle gittikten sonra sakinliğime erişeceğim umudunu taşımak istiyorum.


Öncelikle herkesin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Umarım sevdiklerinizle, ailenizle, arkadaşlarınızla çok güzel bir bayram geçirir, bol bol kahkaha atar, bol bol sarılır ve sevginizi gösterecek ortamlar bulursunuz. Herkese iyi bayramlar ...


Limon Çiçeği

Salı, Eylül 4

Yolculuk

Tatil zamanı bitti biliyorum, ama ben bir ay kadar yokum. Biraz gezmece tozmacanın ardından 3 haftalık bir eğitim programı var. Bu arada yemek yapma şansım olur mu bilmiyorum. Ama yediklerimi, özelliklerini, gittiğim gördüğüm yerleri mutlaka sizlerle paylaşacağım. Sevgi ile kalın.
Limon Çiçeği

Pazartesi, Ağustos 20

Ekmek denemesi

Merhaba,
Biliyorum sebzeli kişten daral geldi. Bana da geldi. Haftasonu hem etkinliğe katılırım düşüncesi ile hemde evde bayatlayan ekmeklere sinir olduğum için, küçük bir ekmek yapmaya karar verdim. Açtım tarifleri okudum, düşündüm, taşındım sonra Sibel'in sütlü ekmek tarifine kuru nane ve kuru fesleğen ekleyerek yapmaya karar verdim.
Malzemeler belli zaten, gel görki kabarması gereken kısmı olmadı. Hani hamuru yoğurduktan ılık bir yerde sonra bekletirsin kabarır ya ! yok kabarmadı. Bekle babam bekle, bahar gelsin yonca açsın. Tabi bunu sabah yaptığım için artık karnımda iyice acıkmış, fotoğraflarda gördüğüm nefis ekmeği istiyorum biran önce. Neysem 1.5 saatlik bekleyişten sonra fırını biraz ısıttım ve kaba alıp birazda orada kabarması için şans verdim. Yarım saat sonra bizim ekmek yaklaşık aynı boyutta (gelişme var ama benim istediğim kabarıklık için 3 gün beklemem gerekecek kadar az bir gelişme). Bende pişirdim. Tadı gerçekten çok güzeldi. Hem fırından çıktıktan sonra hem de kızartma makinesinde ısıttığım zaman. Ama gel gör ki, kabarmadı. Neden olabilir ? Hangi marka maya kullanıyorsunuz, suda eriyenler, sütte eriyenler, instantlar ... Denemelerime devam edeceğim. Bu olmadı diye evimin ekmeğini yapmaı bırakmayacağım : ))
Canım zeytinli, kekikli ekmek ve zeytin yağı ve tulum peyniri istedi... Hmmm mis mis ...
Limon Çiçeği

Salı, Ağustos 7

Sebzeli Kiş ve Tatil

Merhaba,
Yorucu bir etkinliğin hemen arkasından gelen güzel bir tatil sanırım kendime gelmeme yetti. Tatil asla yetmez sanırım, ama hep tatil olmasını isteyerekde yaşayamayız. Ben de tatil devresini bir zamanlığına kapatıyorum. Dayanamaz ve haftasonu kaçışları yaparsam bilmem :))

Artık kendi yemeğimi kendim yapıyorum. Annemin yemeklerinin yerini tutmasada elimden geldiğince yapıyorum. Beni takip edenler hep tatlı birşeyler yaptığımı bilirler, bunun esas nedeni yemek yapmama gerek kalmamasıydı. Artık hem tatlı hem de tuzlu yapıyorum. Yaza uygun olarak sebzeli kiş hem yapımı kolay hem de evde kalanları değerlendirmek için ideal bir tarif.

Kiş Hamuru:

Malzemeleri
- 4 çorba kaşığı yoğurt
- 125 gram margarin
- 1 çay kaşığı kabartma tozu
- aldığı kadar un (bu bende 2.5 su bardağına denk geldi)


Bütün malzemeleri karıştırıyor ve hamuru elimize yapışmayana kadar yoğuruyoruz. Sonra yağlı kağıt serili tepsiye seriyoruz, üzerine çatalla delikler açıyoruz ve 150 derecelik fırında 20 dakika kadar pişiriyoruz. Bu sırada elimizde bulunan malzemeleri az yağlı tavada hafif pişiriyoruz. Ben de ki malzemeler:

- 2 adet orta boy patates
- 2 adet kabak
- 3-4 adet biber
- 1 adet soğan
- 2 adet havuç
- 2 adet kırmızı biber
- nane, maydonoz ve dere otu

Bunları küçük küçük doğrayıp tavada biraz çeviriyoruz, en son olarak suyu kalmayana kadar bütün malzemeleri karıştırıyoruz. İstediğiniz baharatları kullanabilirsiniz. Tek dikkat etmek gereken nokta, yağdan hemen sonra tavaya bunları atmak. Daha sonra sebzeleri eklemek. 20 dakika sonunda pişen kiş hamuru üzerine bu malzemeleri seriyoruz ve 15 dakika kadar daha pişiriyoruz. İsterseniz üzerine kaşar peyniri de rendeleyebilirsiniz. Afiyet olsun

Limon Çiçeği

Pazar, Temmuz 22

YE#24-LIMON ... TEŞEKKÜRLER

Merhaba,
Etkinliğe katılan, güzel tariflerini bana gönderen bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Elimden geldiği kadar sizlerin tariflerini listelemeye çalıştım. Bu sırada bana eksiklerimi bildirerek düzeltmemi sağlayan bütün arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ederim. Umarım herkesin isteğini yerine getirebilmişimdir. Bir sonraki etkinlikte yine karşılaşmak dileği ile sevgilerle.

Sizleri bu sıcak yaz günlerinin kurtarıcısı limonata tarifle serinletmek ve uğurlamak istiyorum.




Naneli Limonata:
Malzemeleri:

- 500 gram limon
- 500 gram şeker
- 1 tutam nane

Yapılışı:
Limonları kabukları ile cam bir kaba küçük küçük doğrayın, üzerine şekeri ekleyin ve ağzı kapalı olarak güneş görmeyen bir yerde saklayın. Aklınıza geldikçe karıştırın. Bir gün sonra süzgeçten geçirin. Bir bardak sıcak suyu nanelerin üzerine dökün ve 15 dakika bekleyin. Daha sonra süzüp limonlu karışıma ekleyin. Size tavsiem cam ve ağzı kapalı bri kapta buzdolabında saklamanız. İçmek istediğiniz zaman limonatanızı isteğinize göre sulandırın. Afiyet olsun .
Limon Çiçeği

YE#24-LIMON ... BÜTÜN RENKLER

Merhaba,

Tarifi gönderirken renk yazmayı unutan bütün arkadaşlarımın bütün renkleri sevdiğini kabul ederek onları bu kategoriye aldım. Ne de olsa hepimiz gökkuşağını ve bütün renklerini severiz.

Tarif sahiplerine çok teşekkür ederim, ellerinize sağlık ve afiyet olsun.

BÜTÜN RENKLER:

*** Sweet Kitchen ve Limonlu Mozaik Pasta, Limonlu Dondurma Kaseleri, Limonata, Limonlu Dilimler
*** Venüs Lezzeti ve Limonlu Muhallebi, Jöleli Limonlu Muhallebi
*** Annemin Mutfak Kokusu ve Limonlu Frambuazlı Peypasta
*** Cafe Sardunya veLimonlu Mozaik Parfe
*** Akşam Menüsü ve Krem Peynirli Limonlu Kek
*** Semaver ve Beyaz Çikolata Soslu Limonlu Kek, Limon Pelteli Büküvili Pasta
*** Bonappetit ve Naneli Limona
*** Serin Mavi ve Limonlu-Vişneli Parfe
*** Sibel’in Mutfağı ve Limonlu Bisküvili Pasta
*** Benim Mutfağım ve Peynirli Kek Dilimleri
*** Baharçiçeği ve Limonlu Cheesecake, Limon Sefası
*** Almost Turkish ve Limonlu Pelte, Limonlu Peykek
*** Maksat Muhabet Olsun ve Hindistan Cevizli Limonlu Kurabiye
*** Pastasaati ve Limonlu Tart
*** Cafe Gusto ve Limonlu Cheesecake
*** Burcu Çalışkan ve Limonlu Pay
***
İstanbul Havası ve Limonlu Yoğurt Tatlısı
*** Fusunun Mutfağı ve Limon Soslu parfe
*** Benar ve Likörlü Limon Tatlısı
*** Ananenin Kuzusu ve Nane Limon Soslu Dondurma







Sevgilerle

Limon Çiçeği

YE#24-LIMON ... SİYAH&BEYAZ

Merhaba,

Herkes oyunu kullandığı bugün, evde olmak ve hep birarada olmak için bahanemiz oldu. Umarım sonuçlar bizi biz olmaktan çıkarmaz. Gelelim Siyah Beyaz seven tariflerimize. Güzel tarifleriniz için teşekkür ederim, afiyet olsun.



BEYAZ SEVEN :

*** Soframız ve Limonlu Pelte Kek


Bütün renklerle devam ediyorum.

Sevgilerle

Limon Çiçeği

Cuma, Temmuz 20

YE#24 LIMON... LACİVERT -EFLATUN-MOR

Günaydın,

Bugün size gökkuşağından Lacivert, Eflatun ve Moru sunuyorum. Bu renkleri seven tarif sahiplerine güzel tarifleri için teşekkür ederim. Ellerinize sağlık, afiyet olsun.

LACİVERT SEVEN :







EFLATUN SEVENLER :



MOR SEVENLER:





Sunumlara Siyah&Beyaz ve Bütün Renklerle devam edeceğim.

Sevgilerle

Limon Çiçeği

Perşembe, Temmuz 19

YE#24 LIMON ... MAVİ

Merhaba,

Sıra geldi doğanında ençok tercih ettiği renge, Mavi. Mavi sevenlerimiz güzel tariflerini bizimle paylaştılar. Ellerinize sağlık ve afiyet olsun. İşte mavi sevenlerin tarifleri:

MAVİ SEVENLER :

*** Dilek’ce ve Limon Turşusu (Salamura Limon)
***
Sedamavisi ve Limonlu Cheesecake
***
Berceste ve Jutta’nın Limonlu Cheesecake’i
***
Alacarte Neslos ve Limonlu Risotto, Limonlu Tart
***
Mutluluk Mutfakta Gizlidir ve Limonlu Dondurma,Limonlu Cheesecake, Limonlu Kek
***
Yemeklik ve Limonlu Parfe
***
Çekirdeksiz Üzüm ve Limon Bulutu
***
Kuşun Mutfağı ve Misket Limonlu Tart
***
Uzak Köşe ve Limonlu Cheesecake, Limonlu Kek
***
Semra’nın Mutfağı ve Limonata
***
Aşevi ve Limonata



*** Pişirelim ve Limonlu Dondurma
*** Tarif Bahçesi ve Limonlu Bisküvi
*** Ziyafet Sofrası ve Limonlu Pelte
***
Muhteremle Afiyetle ve Limonlu Tatlı
*** Benim Dünyam ve Limonlu Kurabiye
*** Büyüleyen Mutfak Kokusu ve Limonlu Soğuk Pasta
***
Bayan Lulu ve Limon Peltesi
*** Ofis Yemekleri ve Limonlu Pelte
*** Duygu Mutfakta ve Limonlu Mereng Pay
***
Yeşil Kivi ve Limonlu Pratik Pasta



Diğer renklerimizle devam edeceğim.

Sevgilerle,

Limon Çiçeği

YE#24 LIMON ... YEŞİL-TURKUAZ

Merhaba,
Renklerimize Yeşil ve Turkuaz ile devam ediyorum. Yeşil ve Turkuaz tarif sahibi arkadaşlara bu güzel tarifleri için teşekür ediyorum. Ellerinize sağlık ve herkese afiyet olsun.


YEŞİL SEVENLER :

*** İstanbul’dan Nane ve Limon’nun Krem Limonu
*** Pınar’ın Kulübesi ve Limonlu Ballı Kule
*** Ayşe Yaman ve Limonlu Kek
*** Lavantin ve Limonlu Tart
*** Çilekli ve Limonlu Bar
, Limonlu Mereng
*** Diyalog Yemekleri ve Limon Soslu İrmik Tatlısı
*** Günebakan Tarlaları ve Limonlu Pelte
*** Işılsı Tatlar ve Limonlu Beyaz Çikolatalı Mini Tart

*** Tukserecepten ve Limonlu Tart

*** Kitchen O'clock ve Madeira Kek ,Limonlu Parfe, Limonlu Baravez



TURKUAZ SEVENLER :

*** Serap Uzun ve Limonlu Haşhaşlı Kek
*** Devletşah ve Limonlu Parfe

Sevgilerle

Limon Çiçeği

Çarşamba, Temmuz 18

YE#24-LIMON ... TURUNCU -SARI

Merhaba,

Gökkuşağı renklerinin sırası ile devam ediyoruz. Şimdi karşınızda Turuncu, Yavruağzı ve Sarı sevenler. Ellerinize sağlık. Afiyet olsun herkese.

TURUNCU SEVENLER:

*** Bebekli Mutfak ve Limonlu Baharatlı Skon
***
Tarifname ve Limon Yıldızları
*** Meyve Sepeti ve Limonlu Bar
*** Acemi Ashci ve Mojito




YAVRU AĞZI ve SARI SEVENLER

*** Evdemisiniz ve Limonlu Somon, Limonlu Parfe
*** Ferhanca ve Limonlu Kayısılı Muffin



Sevgilerle,

Limon Çiçeği

YE#24-LIMON ... KIRMIZI - PEMBE

Merhabalar,

Etkinlik için uzatmaları da oynayarak sizlerden gelen tarifleri yayımlamaya başlıyorum. Size sevdiğiniz renkleri sorarken amacım gökkuşağındaki renk tayfı gibi tarifleride yayımlamaktı. Öncelikle kırmızı ve pembe arasında yer alan renkleri yayımlayacağım.

Bu güzel tarifleriniz ve güzel fotoğraflarınız için hepinize teşekkür ederim.

Sevgilerimle

KIRMIZI SEVENLER :

* Ufuk Mufakta ve Limonlu Kek
*
Ata Sofrası ve Limonata ,Limonlu İce Tea, Limonlu Yaz İçeceği, Limonlu Meybuz
*
Çerkez Kızı ve Limon Kremalı Muffin




PEMBE SEVENLER :

** Hünerli Bayanlar ve Limonlu Kurabiyesi
**
Banuskitchen ve Limonli Dörtgen
** Lezize ve Limonlu Fıstıklı Biscotti, Limonlu Muffinler
**
Papatya Dünya ve Beyaz Külahlı Dondurma
**
Pastacı Kız ve Limonlu Pasta ,Limonlu Kurabiye
**
Pembeli ve Limonlu İrmik Tatlısı
**
Güldenkan ve Limon Marmelatı
** Bonsai Çiçeği ve Limonlu Pasta
**
Yemeğimle ve Limonlu Cheesecake
**
Kızılcık Şurubu ve Limon Soslu Kek
** Chaplin Cafe ve Limonlu Cheesecake, Limonlu Parfe, Limonlu Dondurma, Limonata

Ve eklemeyi sonradan fark ettiğim



Diğer renklerle devam edeceğim...

Salı, Temmuz 17

Etkinlik Sunumları

Merhabalar,
Etkinliğe bu kadar çok ilgi gösteren bütün yemek sitesi sahip arkadaşlara teşekür ediyorum. 15 Temmuz itibari ile yayımlayacağımı söylediğim tarif gönderilerde renklerin bildirimi gözden kaçtığı için tekrar yazışmam gerekti. Hal böyle olunca heyecan ile beklediğiniz sunumlar iki gün gecikmeli geliyor. İlginiz için çok teşekür ediyorum. Yarın ilk tariflerle görüşmek üzere.
Limon Çiçeği

Pazartesi, Temmuz 2

İlk Limonlu Tarif

Günaydın,

Etkinliğe bu kadar çok kişinin katılmak istemesine çok ama çok sevindim. Her gün yeni yorumlarınızı okuyup cevap vermeye çalıştım. Bazı günler okuyamadığımda ise hemen farkedildiğini bile gördüm. Hatta tatil dönemi olduğu için tatile gitmeden tariflerini gönderenler bile var. İlgilerinden dolayı kendilerine teşekür ediyorum. Gelen yorum bırakan, gelen yorum bırakmayan ve etkinliğe katılacak herkese tekrar çok teşekür ederim.


Yoğun sıcaklardan sonra haftasonu Ankara olarak serin bir nefes alabildik. Havalar serinledi, uykular tekrar kesintisiz haline geldi ve böyle sabahın erken saatlerinde kalkıp kekimi fotoğraflama şansımı elde ettim. Kekin üzerindeki ışık, günün çok erken saatlerinin. Umarım size de bir demet taze güneş ışığı gönderebilmişimdir.

Limonlu Kek
Malzemeleri:
- 4 orta boy yumurta
- 1.5 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı yoğurt
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 1 limonun kabuğunun rendesi
- yarım limonun suyu
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilya
- 2.5 su bardağı un


Yumurtaları ve şekeri kuru, derin bir kapta şeker eriyene kadar karıştıralım. Ben mikserin ilk devri ile yaklaşık 3 dakika kadar karıştırdım. Daha sonra yoğurt ve sıvı yağı ekleyerek karıştırmaya devam edelim. Bir başka kapta un + vanilya + kabartma tozunu karıştıralım. Bı arada fırını 180 dereceye getirerek zaman kazanabilirsiniz. Elde ettiğimiz unlu karışımı sıvı karışıma ekleyelim ve içinde topak kalmadığına emin olana kadar karıştıralım. En son olarak limon suyu ve kabuğunun rendesini ekleyerek kaşık yardımı ile karıştıralım. Kek kalıbımızı yağlayıp, ısınmış fırında 150 derecede 40-45 dakika kadar pişirelim. Fırınlarımızın farklı olması nedeni ile siz bu süreyi beklemeden arasıra kontrol edebilirsiniz.

Afiyet olsun
Limon Çiçeği

Pazartesi, Haziran 18

YE#24

Merhabalar,
Veeeee geçen sene dahil olduğum, dahil olmaktan da çok mutlu olduğum YE etkinliği sırası bana geldi. Sizlerin bu ay bana geleceğinizin, sizleri ağırlayacağımın heyecanını son bir kaç aydır yaşıyorum. Hepinize etkinliğe katıldığınız, logoyu sayfanızda yayınladığınız ve güzel tarifleriniz için şimdiden teşekür ederim.

Bu ayın konusu hem ismime uygun, hemde yaz günlerine yakışacağını düşündüğüm bir konu. Limon. Evet bildiğimiz sarı sarı, sulu sulu, ekşi limonlar. Ama ben bu limonların sizlerin elinizde bir mucizeye dönüşeceğini biliyorum.Şimdiden limonlu tarifler aklından arka arkaya geçmeye başladı değil mi :)

Gelelim bizim limona. Nereden gelir ? Nereye gider ? Nelere devadır ? Wikipedia ve internetten edindiğim bilgiler doğrultusunda;

Limon, ılıman iklime sahip bütün memleketlerde kültür şekilleri yetiştirilen yaprak dökmeyen, uçucu yağ taşıyan küçük ağaçların meyvesidir (Wikipedia).

Limonun izlerini sürersek kökeninin Çin sınırlarından, Burma ve Assam’dan geldiğini görürüz. Limonun Pers İmparatorluğu’nun sınırlarını aşarak Arap dünyasına, oradan da Akdeniz’e ulaştığını görüyoruz. Ancak bu yolculuğun çok kolay kat edildiğini söylemek mümkün değil. Çünkü limon, doğası gereği kolayca intibak sağlayan ve her türlü iklimde yetişen bir ağaç değil. Limon Akdeniz’e İslamiyet’le birlikte geliyor. Onuncu yüzyıl ve on ikinci yüzyıl arası İbni Sina’nın ve Selahaddin’in limondan söz ettiğine dair kanıtlar mevcut. On dördüncü yüzyılda Mısır’da limon suyu ve bal karıştırılarak bir çeşit içecek elde ediliyor. Buna ağaçkavunu yaprağı, nane ve karabiber eklendiğinde ise biraz daha varlıklı sofraların sürahilerini süslüyor.

Ancak limonatanın bildiğimiz hali ile ortaya çıkışı Ortaçağ döneminde Yahudi topluluğun mutfağından ‘qatarmizat’ adı ile oluyor. Akdeniz dünyası ise bir yüzyıl sonra limonatayı tedavi amaçlı, büyü amaçlı ve zenginlik işareti olarak kullanmaya başlıyor.

O dönemden kalma yazılar Mağribli yoksulların en büyük yemek rüyalarının bir tas arpa ezmesi, bir tas kuskus ve bol limonlu bir kısır olduğunu gösteriyor (Forum TR). Limonun kullanım alanları sadece içmek ve yemek değil tabiki. Diğer kullanım alanlarının başında tedavi geliyor. Nelere iyi geldiğini bir sonraki gönderimde yayımlayacağım.

Etkinlik logusu için sayfasınıza, yanda bulunan kodu koymanız yeterli olacaktır.

Hazırlamış olduğunuz leziz tarifleri internet köşeniz var ise 15 Temmuz'a kadar sayfanızda yayınlayıp suheylaikiz at gmail.com adresine adınızı, yaşadığınız şehri ve sevdiğiniz rengi gönderirseniz, internet köşeniz yok ise tarifi ve fotoğrafı en geç 15 Temmuz'a kadar yine aynı adrese adınızı, yaşadığınız şehri ve sevdiğiniz rengi gönderirseniz ben de topluca yayımlamaktan büyük keyfi alırım.

Görüşmek üzere
Ve işte logomuz, umarım siz de benim gibi seversiniz.



Limon Çiçeği

Çarşamba, Haziran 6

Makarna Sosları

Elimdeki kitapta öğrenilecek o kadar çok şey var ki. Birde böyle okuyup okuyup bunları yapamamanın vicdan azabı. Bir reklam var, ilk karşılaşığımda reklamda beni vuran bir cümle vardı. Neyin reklamı bilmiyorum, firma - ürün - kişi hiç birşey yok aklımda. Tek bildiğim " Hiç şişmanlamayacağınızı bilseniz..." devamında şöyle önemsiz cümlelerde var " Sizi hiç terketmeyeceğini bilseniz... Hiç kaybetmeyeceğinizi bilseniz..."

Gelelim bizim makarna soslarına, miktarlar yarım kilo makarnaya göre verilmiştir:

1- Beşemel Sosu:

Malzemeleri: 250 ml süt, 4 yemek kaşığı margarin, 3 yemek kaşığı un, rendelenmiş hindistacevizi, tuz ve karabiber
Bir tencereye sütü koyup kaynamasını bekleyin, altı kalın diğer tavada margarini koyarak eritin, daha sonra unu ekleyerek yaklaşık bir dakika unu kavurun, daha sonra kısık ateşte veya ateşten alarak kaynayan sütü yavaş yavaş unlu karışıma ekleyin, koyulaşana kadar kısık ateşte pişirin, daha sonra hindistancevizi, tuz ve biberi ekleyerek yaklaşık iki dakika daha karıştırın.

Daha çok lazanya veya fırında yapılan makarnaların üzerini kaplamak için kullanılır.

2- Taze Domates Sosu:

Malzemeleri: 3 yemek kaşığı zeytin yağı, 2 orta boy küçük küçük doğranmış veya rendelenmiş soğan, 1 kilo soyulmuş ve doğranmış domates, 3 diş doğranmış sarımsak, 1 yemek kaşığı salça, bir miktar elinizde bulunan baharatlardan karabiber, kırmızı biber, nane, kekik, feslegen, 1 tatlı kaşığı şeker ve tuz

Yağı tencereye koyup biraz ısınmasını bekleyin, daha sonra soğanları atarak pembeleşene kadar karıştırın, daha sonra sarımsak, domates, şeker ve baharatlarınızı atarak karıştırın, yaklaşık 12-15 dakika kadar sonra domatesler kendilerini bırakmış ve pişmiş olacaklardır, daha sonra suyunu süzerek tuzunu ekleyebilirsiniz, suyunu kalan su miktarına göre süzmenizi öneririm.



3-Pesto:
Malzemeleri: yaklaşık 45 gram taze fesleğen, yıkanmış ve doğranmış olarak, 6 diş doğranmış sarımsak, yarım bardak kadar ayıklanmış çam fıstığı- yaklaşık 40 gram, 1.5 su bardağı rendelenmiş parmesan peynir, yarım su bardağından biraz fazla zeytin yağı, tuz ve toz biber

Fesleğen yapraklarını ince ince doğrayın, sarımsakları ve çam fıstıklarını da, bunların üzerine rendelenmiş parmesan peynirini ekleyin, yağı yavaş yavaş ekleyerek karıştırmaya devam edin, iyice karıştığına emin olduktan sonra servis yapacağınız zaman tuzunu ve toz biberini ekleyin.

4- Carbonara:
Malzemeleri: 2 yemek kaşığı margarin, 2 diş doğranmış sarımsak, 250 gram ince doğranmış salam, 1/4 subardağı beyaz şarap, 4 yumurta, 1 su bardağı rendelenmiş parmesan peyniri, tuz ve toz biber, isteğe bağlı olarak 10-15 dal yaprak maydonoz

Yağı tencereye koyup eritelim, sarımsağı ve dilimlenmiş salamı ekleyin, 1-2 dakika karıştırarak pişirin, daha sonra beyaz şarabı ekleyin, elde ettiğimi karışımı suyunun yarısı çekilene kadar pişirin, daha sonra ateşten alıp ılımasını bekleyin, daha sonra başka bir kaba yumurtaları ve parmesan peynirini ekleyin, doğranmış maydonozları ekleyin, tuz ve toz biber istenildiği ölçüde eklenebilir, bu kabın içerisine yeni haşlanmış makarna eklenerek kısık ateşte sallayarak pişirilir, diğer karışımda eklenerek biraz daha pişirilir ve hemen servis yapılır.

Şimdilik bu kadar. Bundan sonra alfredo, bolonez, üç peynir gibi diğer sosların tarifini vereceğim.

Neşeyi bulun

Limon Çiçeği

Cuma, Mayıs 25

Temel Makarna Yapımı - 1

Malzemelerin kaliteli olması en önemli ekten. Daha lezzetli makarna yapmak için ilk kural. Malzemeler ise şöyle kategorilendirilebilir.

Un: Genel olarak kullandığımız pürüzsüz un; daha lifli makarna yapmak istiyorsak yarı yarıya esmer un kullanılması öneriliyor

Yumurta: En tazesi

Zeytin Yağı: Sızma zeytin yağı

Yeşil Otlardan: Maydonoz, Kekik, Adaçayı, Şıçankulağı, Nane

Baharatlardan: Karabiber, Safran, Küçük Hindistancevizi, Tuz

Ve tabi ki rendelenmiş soğan ve sarımsak, domates püresi, domates salçası, haşlanmış ve püresi haline gelmiş ıspanak

Sos için ise peynirler, soslar ve devamı...

Temel Makarna Malzemeleri (500 gram için):
- 300 gram un
- 3 orta boy yumurta
- 1 yemek kaşığı zeytin yağı

Un elenerek ortası açılır, açılan çukura yumurtalar ve zeytin yağı eklenerek yoğurulur. Hamurun tamamen yoğrulduğuna emin olduğunuzda, üzerine cam bir kase kapatarak beklemeye bırakınız.

Sade makarna yerine domatesli veya ıspanaklı yapmak isterseniz, 500 gram makarna için 75 gram ıspanak veya her yumurta için bir ymek kaşığı domates püresi kullanabilirsiniz.

Makarnaları renklendirmek istersenizde:

- Pancar: morumsu bir renk için (her yumurta için 1 yemek kaşığı haşlanmış ve ezilmiş olacak)

- Nane: yeşilimsi bir renk için (2 yemek kaşığı haşlanmış ve ezilmiş olacak)

- Mantar: koyu kahverengi için (250 gram kurutulmuş ve ezilmiş olacak)

- Safran: altın sarısı

Hamurunuzu 20 dakika kadar dinlendirdikten sonra açma ve kesme işlemlerine başlayabilirsiniz. Makarna makineniz var ise aman ne güzel... Yok ise elinize merdaneniz, oklavanız ile yufka kalınlığında açıp istediğiniz şekli verebilirsiniz. Açılmış makarna hamurunu kesmeden çamaşır sererer gibi 10 dakika kurutmakta fayda var.

Yapmış olduğunuz makarna yumurtalı olduğu için normal makarna gibi aylarca saklanamayacaktır. Ama bir kaç hafta dolapta saklayabilirsiniz.

İçi dolgulu yapacaksanız ise mantı şeklinde yapabileceğiniz gibi, elinizde kalıp var ise şu yöntemide kullanabilirsiniz. İlk katı serip, aralıklı içleri koyup, çevresini yumurta ve su sürerek yapışmasını sağlarız, üzerine ikinci hamur katmanını sererek, için olduğu kısımlar makıbın içinde kalacak şekilde kesme işlemi yapılır. 15 dakika kadar kurumaya bırakılır.

Ravioli:




Tortelini:

Daha farklı doldurulmuş makarna yapmak isterseniz, genel malzeme aynı, yaratıcılık size kalmış. Ben olarak linkte bulunan yöntemleri uygulayabilirsiniz. Bende buradaki fotoğrafları recipetips sitesinden kullandım.

Güzel haftasonu

Limon Çiçeği





Pazartesi, Mayıs 14

Çikolatalı Tart ve Anneler Günü

Bütün annelerin ve anne adayların anneler günü kutlu olsun. Umarım çok güzel sevgi sözleri duymuş, güzel süprizler olmuş ve güzel hediyeler almışsınızdır. Bizim anneler günümüzde pek yoğundu. Annem ve çevredeki anneler ile hediyeleşmeler, görüşmeler arasında geleceğin anne adayı olan bana bile hediye geldi.

Ben de bu güzel gün ve verilmiş 3 kilo hatrına ne zamandır istediğim çikolatalı tartı yaptım. Tartın kreması için Pastacının verdiği tarifi kullandım ve bundan böyle kesinlikle artık tek krema tarifim var.

Önce tartın hamurunu yapıyoruz, o pişerkende kremayı.



tart hamuru:

malzemeleri:

- 1.5 su bardağı un

- 100 gram oda sıcaklığında veya eritilmiş tereyağı

- 3 çk pudra şekeri

- 3 çk kakao

- 1 yumurta

- 1 paket hamur kabartma tozu

Bütün malzemeleri sıra ile birine karıştırıyoruz. Ben şu sırayı takip ettim; yağ + yumurta + şeker + kakao + un + kabartma tozu. Sonra bir güzel yoğurup, yağlanmış tart kalıbına yayıyoruz.Çatalla delikler açıyoruz ve üzerine yağlı kağıdı serip kuru baklagillerden koyuyoruz. Böylece kabarmasını engelliyor. Önceden ısıtılmış fırında, 150 derecede 35-40 dakika kadar pişiriyoruz.Soğumaya bırakırken bizde enfes kremanın yapımına geçiyoruz.Buyrun geçelim.
krema malzemleri:

- 1 su bardağı süt

- 1 paket süt kreması (200 ml)

- 2 yk nişasta

- 5 yk toz şeker

- 3 yk kakao

- 2 yumurta

- 1 fiske tuz

- 1 paket vanilya

Vanilya hariç bütün malzemeleri altı kalın bir tencerede koyup, karıştırıyoruz. Sonra kısık ateşte kaynayana kadar karıştırarak pişiriyoruz. Kaynadıktan sonra karıştırmaya devam ederek 3-4 dakika daha pişiriyoruz. Sonra soğuk suya oturtarak, vanilyayı ekleyip karıştırıyoruz. Ben mikser ile karıştırıyorum, tel de aynı işi görür. Soğumaya başladığında streç ile kapatıp dinlenmeye bırakıyoruz.

Soğuyan tartın üzerine kremanın büyük bir kısmı dökülür ve düzleştirilir. Geriye kalanına küçük küçük doğranmış çilek, muz eklenerek en üste dökülerek düzeltilir.

Sonra benim gibi fotoğraf makinesinin azizliğinin farkına varmdan bir güzel fotoğrafları çekilir ve yenilir. Sonra ise fark edilirki, hafıza kartından okuyamıyorum. Kurtarabildiğim tek fotoğraf ise üstte. Tabi bu işin şakası, umarım sizin başınıza böyle birşey gelmez.

Afiyet olsun.

Cuma, Mayıs 4

Ilıca Diye Bir Yer...

Ben daha tatil anlatacağım. Bir ara yazabildiğim yerde fotoğraflara ulaşamadım. Fotoğraflara ulaştığımda yazamadım. Ve şimdi karşınızdayım.
Alaçatıda kalmıştık. Halen gelebildiğime emin değilim. Akşama doğru otelimizin olduğu Ilıca bölgesine gittik. Kaldığımız otelin yeri, manzarası ve çevre düzenlemesi çok ama çok güzeldi. Bahçesindeki, iskelesindeki itina hemen kendini belli ediyordu. Malum mevsim tam yaz olmayınca ve denize giren babayüğüt sayısı da az olunca, benim aşık oldum diyebileceğim iskele boştu. Önce gidip uzandık, bir zaman denize baktık, derin derin nefesimizi içimize çektik ve sonra hepsini bıraktık. İşte bu fotoğraflarda o iskeleden görüntüler. Görüntüler sabah erken saatlerine ait, dikkatli bakarsanız balıkçı teknesini görebilir ve biraz konsantre olusanız "pat pat pat" diye motor sesini bile duyarsınız. Ortam o kadar sessizdi ki !



Peki tamam ortamın sessiz olmasının nedeni benim bu fotoğrafları sabahın 6-7'de çekiyor olmam da olabilir.




Bir önceki güne dönersek. Ilıca'nın merkezine doğru anne cadde diyebileceğim caddeden yürüdük. Cadde dediğime bakmayın, sağlı sollu çok güzel müstakil, havuzlu evler vardı. Evler hem mimari açıdan göze güzel geliyor, hem de bakımlı bahçeleri ile sahiplerinden bir esinti sunuyorlardı. Biz hayran hayran evlere baka baka merkeze geldik. Dolmuşta sıkı sıkı öğütledikleri üzere kumrumuzu Kumrucu Şevki'de yedik. Yetmedi, midye dolmalarından da yedik. Üzerine de tek şekerli çaylar :)) Tabi bunları öyle hızla yaptık ki, ben fotoğraf falan çekmedim.
Ilıca aslında termalbir bölgeymiş. Biz pek termal olması ile ilgilenmedik. Lakin benim bir denize ayak sokma denemem varki, hemen geri çekme olarak bitti. Suyu çeşmeye göre normal zamanda daha sıcak olurmuş. Ben bir sıcaklık göremesemde...



Kumrularımızı yedikten sonra bu sefer Akdeniz'den alışık kumsaldan otele gitme denemesine başladık. Bu sefer o gördüğümüz güzel evlerin birerikişer arkasında kalan, tam denizde biten, hatta bazısının iskelesi olan, pek kumsal gibi olmadığı gibi halka açık bir yeri de olmayan sahilde bulduk kendimizi. Atlayarak, iskelelerin üzerinden geçerek, bahçeleri aşarak yola devam ettik. Otelede oldukça çok yaklaşmıştık. Buradaki evler ve bahçeler de çok güzellerdi. Biz yürümesek ortamda "çıt" sesi bile yoktu. Deniz bile o kadar sessizken, kendimizi sessiz sessiz konuşurken bulduk. Tabi bunu farkedince bastık kahkahaları. Aynı sakinlik bir sonraki günde vardı. Oraya daha önce çokca gidenler bu durumun pek normal olmadığını söyleselerde, Ilıca benim aklımda hep öyle kalacak. Sakin, sessiz, huzur veren, özen kokan...

Ilıca'dan sonrada Çeşme merkeze geçtik o bir sonraki gönderi konusu. Söz arayı bu sefer bu kadar açmayacağım.

Limon Çiçeği

Perşembe, Nisan 26

Rejim mi ? Tatil mi? Sanmam :)

Son dakika iptali ile Kaş, Kalkan ve Patara gezimiz bilinmeyen bir zamana kaldı. Pek son dakikacı olmayan ben ve arkadaşım; hızlı bir şekilde Ankara-İzmir-Ankara biletlerimizi aldık. Uzun uzun yazışmalar ve araştırmalar sonucunda önce Alaçatıya gidecek, oralarda gezecek, Ilıca'da kalacak, Çeşme'yi de görecektik. Son gün ve canımız isterse, durum neyi gerektirirse Şirinceye gidecektik.

Sabah saat 8:30'da İzmir'e inip, ilk dolmuş ile Alaçatıya gittik. Yolda Uca yarımadasındaki müstakil, bahçeli evleri görüp iç geçirdik. Bir buçuk saat sonra merak ettiğimiz Alaçatı'daydık. Limon çiçeklerinin kokusunu duyunca benim kanım daha bir hızlı akmaya başladı. Uzun uzun içime çektim, limon çiçeklerinin kokusunu. Yaşadığımı bir kere daha farkettirdi. Kısa bir turdan sonra Beyaz Fırından önerilen simitlerimizi-böreklerimizi-kurabilerimizi alıp, daha sonra en çok sevdiğimiz yer olarak karar verdiğimiz "Meydan Kahvesine" oturduk.




Büyük çaylar, sakızlı-tahinli-hindistan cevizli- fındıklı kurabiyelerimizi mideye indirdik. Sakızı sadece muhallebide yiyen biri olarak kurabiye gerçekten buram buram sakız kokuyordu.

Hava bizden yana güzel güzel ortalıklarda gezindik. Çeşitli taş ev, kapı, pencere, tokmak, çiçek, böcek fotoları çektik. Ortalıklarda önce özenle dikme olduğunu düşündüğümüz papatyalar vardı. Hem de bir sürü. Daha sonra bunların ekme olmadığına karar verdik. Nitekim kimsenin bahçesi olmayan her köşede bunlardan vardı. Kocaman papatyalar ile normal kır papatyaları arasındaki farka bakar mısınız ? Hemen çocukluk günlerine dönüldü ve ne zaman-nerede öğrenildiği bilinmeyen papatya taçları yapımına girildi. Arkadaşım ve bana birer papatya tacı yapıp, kondurduk tepemize. Bundan sonra otele gidene kadarda çıkarmadık.



Alaçatı'da büyük bir dikkat çektiğimizinde farkındasınızdır sanırım. Ortalıklarda papatya taçları ile gezinen kocaman kızlar :)) İlgiyi en çok küçük kız çocukları ile yaşlı teyzemler gösterdiler. Biz de pek memnun kaldık. Farkedilmekten pek hoşlanmayan sakin, kendi hallerinde insanlar olarak bu ilgiden pek rahatsız olmadık. Seviyorum ben böyle zamanın saatsiz aktığı yerleri. Bu gezinme sırasında cumartesi pazarın olduğunu öğrenince soluğu pazarda aldık. Ankara'ya baharın gelmediğini ve gelmeyeceğini hatırlatan yeşilliklerle dolu bir pazardı. Taze kekikler, ısırgan otları, kerevizler, tere, nane, deniz börülcesi... ve daha neler neler. Tabi bu otları alıp yiyemiyeceğimize göre kendimizi çileklere verdik.

Köşe kahvenin bu güzel sardunyalarını görüpde fotoğraflamamak elde mi ? Meydanda bulunan Orta Kahve (Sailors otelin kafesi), Kçşe Kahve, Lal alternatifleri varken, bilinen sokağında ise çok farklı tatlara hitap eden çok güzel restoranlar ve kafeler var.Bol boyunca adını bilmediğimiz çok güzel çiçekler de gördük. Çok güzel taş evler, taş ev detayları, 71 yaşında olduğunu söyleyen ve bu arada elinde pazar çantası ile pazara giden dinç yaşlı teyzemler, araba girmeyen sakin sokaklar, güzel müzikler... Evet, alaçatı korunmuş bir yerleşim. Popüler olması herhalde bazı zamanlar oraları da insan seli ile boğsada biz çok iyi bir zamanda gitmişiz. Biz çok sevdik. Bir kaç gün kalınınca nasıl olur bilemiyoruz. Veya akşamları nasıldır ? Biz 5 gibi otelimize gittik. Otelin iskelesi ise kesinlikle bir başka gönderi konusu.





Yorulduk, ama çok eğlendik. Saate bakmadan, hiç bir yerde sıkılmadan, sakinliği yaşayarak güzel zaman geçirdik. Buradan yol-oda-tatil arkadaşıma çok teşekür ederim, öpüyorum çok çok. Yoculuğun diğer kısımları da bir sonraki gönderilerle gelecek.

Limon Çiçeği


Pazartesi, Nisan 16

Sobelemece

Anneminmutfakokusu Evren beni sobelemiş. Hemde çok güzel pembeli yeşilli çiçekli-kelebekli kurabiyeler ile, kendisine bu güzel ikramlar için teşekür ediyorum. Bende bir kaç tarifle birilerini sobeleyeceğim. Şimdilik sorulara cevaplar vereyim. Yazımı gönderdikten sonra Sardunyamın sobelemesini gördüm. Çok teşekür ederim.

1.1) Daha once yasadiginiz uc sehir..
Mersin, Londra, Ankara

1.2) Tatil icin gittiginiz gordugunuz ve onerdiginiz uc yer:
Bir sürü yere gittim, halen de gitmek için planlar yapıyorum. Israrla tavsiye edebileceğim yerler ise şöyle.
Montacatini: Florensa civarında termal bir bölge, teleferik ile çıkılan dik bir tepe üzerine kurulu küçük köyü, restoranları, akşam dolunay manzarası ile çok güzel bir yer.

Manhattan: İnsanoğlunun bir birey olarak ne kadar küçük olduğunu farkettiğim, o kadar gökdelene Empire State'den bakarken yoldan geçenleri farketmediğim, büyüklüğü ile heyecan verirken bir o kadarda eğlenceli olduğu için

Babakale: Asyanın en doğu ucu olarak geçiyor, Assos bölgesi civarında, yolu orada bitip geri dönmek zorunda olunan küçük balıkçı kasabası, ama kalesi-manzarası-balıkları-akşamları ile çok güzel bir yer.

1.3) Yasamak istediginiz 3 sehir..:
Dubai, Roma, Güney Amerikada bir yerler...

2.1) Su anki mesleginiz nedir?
Sistem Mühendisiyim. ODTÜ Matematiği bitirip, birde bilişim sistemleri yüksek lisansı yaptım. Şimdi yeter deyip işimi yapıyorum.

2.2) Dünyaya Yeniden Gelseydiniz Hangi Mesleği Yapmak isterdiniz?
Bu yıl dişlerime teller takılınca farkettim ki, keşke diş hekimi hatta ve hatta ortodonti uzmanı olaymışım; randevuları ayarlaryıp uzun haftasonu kaçışları yapabilirmişim. Ama uçak hostesliği de hiç fena gelmiyor kulağa...

2.3) Kesinlikle Yapamazdım Dediğiniz Meslek?
Valla herşey insanoğlu için, herhalde yapamayacağım meslek yoktur ama öyle deniz altına falan inip araştırma yapamam herhalde.

3.1) Yasam felsefenizi olusturan sozler..
"Hayatın amacı, amacı olan bir hayatmış"

3.2) Bir Kitaptan Alınma Çok Sevdiğiniz Bölüm, Paragraf yada Kısım?
"İleride pişman olacaksam bu yapamadıklarımdan dolayı değil, yaptıklarımdan dolayı olsun"

3.3) Çok Sevdiğiniz Bir Şiirin Bir Parçası?
Ahmet Telli'den

Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hâlâ koynumda resmin

Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hâlâ koynumda resmin

Kaç mevsim kırlara çıkıp
çiçekler topladık mezarlar için
Belki ürküttük tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu ürküttük
ama aşkı ürkütmedik hiç
Hâlâ koynumda resmin

Ve hâlâ sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır ve
firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin

Salı, Nisan 10

İkinci Hafta Sonuçları

Evet ikinci haftayı da geri de bıraktım. Ama itiraf etmeliyim ki, istediğim zaman yeme yerine acıktığımda yeme çalışmama malesef iyi sonuç vermedi. Ve sadece 400 gram verebildim. Tabi bunda rejimin dışına çıktığım iki akşam, yapacağıma söz verdiğim 3 spor seansı yerine 1 spor seansı yapmış olmamında etkisi var. Ve tabi şaşırmış bir vucut. Bugün ise dibimin delindiğini hissediyorum. Yemek yemek değil istediğim, herşeyi yemek ... Bol su içerek ve bitki çayları ile bu duyguyu bastırmaya çalışıyorum. Böyle duruma gelmemin nedeni, sürekli kendimi kısıtlıyor olmam sanırım. Yoksa niye böyle çok yemek yemek isteyeyim ki ! ben denemeye devam edeceğim, 400 gramda fena değil. En az 5 hafta denemeliyim ki sonucunu alayım değil mi ?

Çarşamba, Nisan 4

Ne Zaman Yemek Yiyorum ?

Bunu acı olsada farkettim. Canım istediği zaman, aklımdan "yemek yesem" düşüncesi geçtiği zaman, gözüm birşeyler gördüğü zaman. Son iki gündür, midemin sesini dinlemeye çalışıyorum. Ama beynim o kadar çok bağırıyor ki, midemin sesi genelde duyulmuyor. Kendini pars sanan bilincim, durmadan yemek yeme isteği üretiyor; oysa 1.62lik birinin ihtiyaçlarını bilen bedenim o kadar çok yeme yanlısı değil(miş). Acıkınca ne hissediyorum ? sorusunu sorana kadar ben bunun pek farkında değildim. Arada sırada şımarıklık olsun diye yediğim zamanlar olmuştu ama meğerse farkında olmadan sürekli böyle yemek yiyormuşum, abur cubur tüketiyormuşum.
Dün kendimi dinledim, öğle olmuştu. Evet, acıktım dedim. Sonra midemden bir ses duymadım. Yarım saat sonra midem sanki birşey söyledi. Tamam acıktı dedim ve o sırada aklıma gelen acil bir işi yapmaya başladım. Yarım saat kadar sonra işim bitince, midemden ses gelmediğini farkedince; büyük bir tuğla kafamda parçalandı. Acıkmadan mı ? yemeğe gidiyorum. Evet öyle yapıyorum, öğleden sonra çayın yanına beynim kurabiye almak istiyor ama bedenim birşey istemiyor(muş).
Sanırım ben formülü buldum, acıkınca yemek yemeli. Şımarıklığı bir kenara, kendini çita-pars-kaplan sanan beynim başka bir tarafa bırakarak bu yeni sistemin peşinden gitmeye karar verdim. Diyetisyenime söylemedim bunu, akşam anlatacağım. Bu arada acıkınca neler oluyor ? Bende önce midem biraz kazınıyor, sonra birşey sıkıştırılıyor, nerede ise iki büklüm hale geliyorum; iki büklüme gelmeden kontrollü yemem gerektiğini farkettim. Yoksa "saldır" komutu beynimden geliyor. Acıkınca yemek yemeliymiş insan :)) Hem doyma hissini yaşayıp mutlu oluyorsunuz, hem yedğiniz yemek ne olursa olsun keyif alıyorsunuz.
Limon Çiçeği